18 Eylül 2012 Salı

dört mevsim...

KAR yağsa...
ayaklarıma KARa sular inse
KARla özdeşik yeşil şalımı kaybettiğim katı keskin çizgili o şehirde seninle
kırmızı kupamın içinde şıcak şarap buharına inip eriyen KARlara inat
sabaha kadar eldiven takmadan yürüsem de ellerim hiç üşümese...
GÜNEŞ pırıldasa...
turuncu yıldızlı perdemin arasından yüzüme vursa
hayıflanarak gözümü açsamda kolum sana değse
ocağın altını açık koymuşçasına sıcak taşan o eve denizi taşısakta balkonda uyuya kalsak gene
YAĞMUR ıslatsa
lacivert uzun eteğimi giysem yarısı yerde YAĞMURlansa
saçlarım ıslansa uzasa
yolda her geçeni sana benzetsem
arabanın silicekleri hızlansa bangır bangır YAĞMURu dinlesek
bol nar ekşili masada turuncu ışıkla ısınsak filmlerimiz yarım kalsa da YAĞMUR yağsa
BAHAR koksa
hiç ayakkabımız olmasa yeşil yeşil bassak yere
karahindibalar sarı yeşil koksa
piknik sepetini hazırlasak yağmur taşsa vazgeçmesek dirensek güneş açsa
köz salata yapsam sana yeşil kırmızı patlıcanda olsa parmakların bana kalsa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder